Sonntag, 26. September 2021

Blödigkeit / Ürkütülmüştük - Hölderlin

 

Friedrich Hölderlin’in en zor ve en meşhur şiiri olan “Blödigkeit”i çevirmeye çalıştım. Turan Oflazoğlu’nun çevirisinden ’göklüler’ veya ‘canlılar’ gibi birkaç çözümü aldım. Benim çözümlerim ise 16-19 Eylül arasında Mürzzuschlag’da yapılmış olan  Hölderlin Sempozyumu’na dayanıyor: https://www.youtube.com/watch?v=FzSdRHxXfWg&list=PLZz6_rI2Nkh14W-zNLSJFAszWAiL49PSl&index=4

Hölderlin tarafından Aralık 1803 ile Ocak 1804 arasında kaleme alınmış olan bu çetin ceviz şiirin Germanistler için olduğu kadar çevirmenler için de kolay kolay nihayete vardırılamayacak bir sisifos uğraşı olduğundan hareketle ben de kendi çevirimi arz edip bir sonraki çevirmene daha iyisini yapması dileğiyle bırakıyorum. 

 

 

 

Blödigkeit

 

Sind denn dir nicht bekannt viele Lebendigen?

Geht auf Wahrem dein Fuß nicht, wie auf Teppichen?

Drum, mein Genius! tritt nur

Bar ins Leben, und sorge nicht!

 

Was geschiehet, es sei alles gelegen dir!

Sei zur Freude gereimt, oder was könnte denn

Dich beleidigen, Herz, was

Da begegnen, wohin du sollst?

 

Denn, seit Himmlischen gleich Menschen, ein einsam Wild

Und die Himmlischen selbst führet, der Einkehr zu,

Der Gesang und der Fürsten

Chor, nach Arten, so waren auch

 

Wir, die Zungen des Volks, gerne bei Lebenden,

Wo sich vieles gesellt, freudig und jedem gleich,

Jedem offen, so ist ja

Unser Vater, des Himmels Gott,

 

Der den denkenden Tag Armen und Reichen gönnt,

Der, zur Wende der Zeit, uns die Entschlafenden

Aufgerichtet an goldnen

Gängelbanden, wie Kinder, hält.

 

Gut auch sind und geschickt einem zu etwas wir,

Wenn wir kommen, mit Kunst, und von den Himmlischen

Einen bringen. Doch selber

Bringen schickliche Hände wir.

 

 

 

Ürkütülmüştük

 

Farkında değil misin onca canlının?

Gitmez mi ayağın gerçek üstünde, halılardaki gibi?

Bu yüzden, ilhamım! çık hadi

Yaşama çıplak, ve kaygılanma!

 

Ne olursa, hep sende yatar!

Sevince uyaklan, veya ne olabilirdi ki

Seni incitecek, yürek, neyle

Karşılaşılsan orda, nereye gitsen?

 

Zira, göklüler insanlarla bir, yalnız bir yabani

Ve göklülere bizzat rehberlik ederdi / ettiğinden beri, evlerine,

Şarkı ve prenslerden

Koro, türüne göre, öyleydik

 

Biz de, halkın dilleri, yaşayanların severek yanında,

Çok şeyin katıldığı, sevinçle ve herkesle bir,

Herkese açık, öyledir ya

Babamız, göklerin tanrısı,

 

Düşünen güne yoksulları ve varsılları bağışlayan,

Zaman dönerken, biz son uykuya dalanları

Kaldırıp altın

iplerle, çocuklar gibi, tutan.

 

İyiyiz de ve yollanmış birine bir şeye biz,

Geldiğimizde, sanatla, ve göklülerden

birini getirdiğimizde. Ama kendimiz

Getiririz yordamlı elleri biz.